Ruin ve Spoil arasındaki fark
Olarak kullanıldığında isimler , harabe bir ev veya kale gibi yıkılmış veya harap olmuş bir yapının kalıntıları anlamına gelir; oysa Yağlamalamak bir düşmandan veya kurbandan alınan yağma anlamına gelir (çoğul olarak: ganimet).
Olarak kullanıldığında fiiller , harabe mali yıkıma neden olmak anlamına gelir, oysa Yağlamalamak kollarından veya zırhından (öldürülen veya mağlup edilen birisini) çıkarmak anlamına gelir.
diğer tanımları için aşağıya bakın Harabe ve Yağlamalamak
-
Harabe var isim (bazen çoğul olarak sayılabilir):
Bir ev veya kale gibi tahrip olmuş veya harap olmuş bir yapının kalıntıları.
-
Harabe var isim (sayılamaz):
Yıkık olma, yok olma veya çürüme olma durumu.
Örnekler:
Manastır harabeye döndü.
-
Harabe var isim (sayılamaz):
Ciddi sorunlara veya yıkıma yol açan bir şey.
Örnekler:
Kumar birçok kişinin harabesi oldu.
-
Harabe var isim (eski):
Düşme veya yuvarlanma.
-
Harabe var isim :
Bir şeyi yok eden veya bozan bir değişiklik; yıkım; devirmek.
Örnekler:
'bir geminin veya ordunun yıkılması; & emsp; şimdi bir anayasanın veya hükümetin yıkımını tuzağa düşürmek; & emsp; Şimdi sağlığın ya da umutların mahvolmasını tuzağa düşür
-
Harabe var isim (sayılamaz):
Tam mali kayıp; iflas.
-
Harabe var fiil (geçişli):
mali yıkıma neden olmak.
Örnekler:
'Tüm bu satın alımlarla, kesinlikle bizi mahvetmek istiyorsun!'
-
Harabe var fiil :
Bir şeyi yok etmek ya da artık kullanılamaz hale getirmek.
Örnekler:
Kazara üzerlerine yağ dökerek yeni beyaz pantolonlarını mahvetti.
-
Harabe var fiil :
Ciddi mali kayba neden olmak için; iflas etmek veya işi bırakmak.
Örnekler:
Dolandırıcı borsacının hileli planı düzinelerce kurbanı mahvetti; bazı yatırımcılar tasarruflarını ve hatta evlerini kaybetti. '
-
Harabe var fiil :
Planlarını ya da ilerlemesini alt üst etmek ya da altüst etmek ya da kargaşaya sürüklemek; bozmak için.
Örnekler:
'Tam yoldayken arabamın bozulması tatilimi mahvetti.'
-
Harabe var fiil :
(Bir hikayenin) sonunu ortaya çıkarmak için; bozmak için.
-
Harabe var fiil (eski):
Bir yıkım durumuna düşmek.
-
Yağlamalamak var fiil (geçişli, arkaik):
Kollarını veya zırhını (öldürülmüş veya mağlup olmuş biri) çıkarmak için.
-
Yağlamalamak var fiil (geçişli, arkaik):
(Birini) mal varlığından çıkarmak veya mahrum bırakmak; soymak, yağmalamak.
-
Yağlamalamak var fiil (sınırsız geçişli, arkaik):
Yağma, yağma (şehir, ülke vb.)
-
Yağlamalamak var fiil (geçişli, eski):
(Malları) zorla taşımak; çalmak.
-
Yağlamalamak var fiil (geçişli):
Mahvetmek; (bir şeye) bir şekilde zarar vermek, onu kullanıma uygun hale getirmek.
-
Yağlamalamak var fiil (geçişli):
Aşırı hoşgörü ile karakterini mahvetmek; aşırıya kaçmak veya şımartmak için.
-
Yağlamalamak var fiil (geçişsiz):
Gıdanın kötü, ekşi veya ekşimesi; çürümeye.
Örnekler:
'Sütü buzdolabına geri koyduğunuzdan emin olun, aksi takdirde bozulur.'
-
Yağlamalamak var fiil (geçişli):
Kasıtlı olarak tahrif etmek suretiyle (oy pusulasını) geçersiz kılmak.
-
Yağlamalamak var fiil (geçişli):
Sonunu ortaya çıkarmak için (bir hikaye vb.); vaktinden önce ifşa ederek mahvetmek (bir sürpriz).
-
Yağlamalamak var isim :
(Ayrıca çoğul olarak: ganimet) Bir düşmandan veya kurbandan alınan yağma.
-
Yağlamalamak var isim (sayılamaz):
Kazı sırasında veya madencilik veya tarama sırasında çıkarılan malzeme (kaya veya toprak gibi). Atıklar.
Kelimeleri karşılaştırın:
Farkı BulEşanlamlılar ve ilgili kelimelerle karşılaştırın:
- şımarık vs
- şımartmaya karşı şımartmak
- şımarık vs mollycoddle
- hasara karşı hasar
- bozmak vs bozmak
- berbat vs bozmak
- gangue vs bozmak
- şımarıklığa karşı cüruf
- atığa karşı bozulma